3 Eylül 2010 Cuma

‘Machete’ öldürmeye devam ediyor…


Daha iyi bir yaşam hayaliyle yola çıkanların en büyük engeli sınırlardır! Onlar bunu aşmak için ölümü bile göze alırken, sınırın öte yanındakiler de huzuru ve bütünlüğü korumaya çalışır. İki tarafın piyon olduğu bu mücadeleden kârlı çıkanlarsa, insanları sömürerek varlıklarını sürdüren politikacılar ve yasadışı paranın patronlarıdır!
Sınırını özel kuvvetlere ve uyuşturucu tacirlerine oyuncak etmiş bir idarenin başka ülke sınırlarındaki kışkırtmacılığını düşünerek izlediğim MACHETE, Teksas’ta yeniden seçilmek için Meksika’lı kaçak göçmenleri malzeme yapan bir senatöre ve bu hırsı uyuşturucu trafiğini düzenlemede kullananlara karşı savaşan bir efsanenin öyküsü…
ABD’nin Meksika sınırındaki ihlalleri konu alan film, Robert Rodriguez ve Quentin Tarantino’nun sıra dışılığının bir örneği! ‘Grindhouse’ filmindeki Machete karakterinden yola çıkarak hazırlanan yapımda Danny Trejo ön planda. Eskileri bir araya toplama modasına uyan MACHETE’de Robert De Niro ve Steven Segal rol alsa da asıl yük Trejo’da. Palasını konuşturmanın dışında suskun kalan Trejo, hantallığını yılların etkisiyle daha da artırmış olan Segal’i ve pasifliğiyle dikkat çeken De Niro’yu adeta eziyor. Moda olduğu üzere, aksiyonla komedinin iç içe geçtiği filmde eskinin ünlü TV dizisi ‘Miami Vice’ın yakışıklısı Don Johnson da boy gösteriyor.
Kaçak Meksikalılara uygulanan vahşeti anlatma çabasındaki MECHETE, her taşın altından iktidar ve para hırsının çıktığını vurgulamakta! Teksas’ı Meksika’ya kaptırmamak amacındaki milliyetçilerin ve onları kullanan politikacılarla, uyuşturucudan beslenenlerin yarattığı şeytan üçgeninde yitip giden hayatları aktaran yapım, aslında bir ikilemi de gündeme getiriyor. Devletin ‘hayalet’ olduğu sınırda, karşı karşıya gelen kaçakların yasadışı ağıyla onları işgalci olarak gören sınır koruyucular siyasetçilerin oyuncağı. Ancak insana ‘oy’ gözüyle bakanların ipi de ‘kara para’nın elinde.
İnsan haklarını hiçe sayanları sorgularken, şaha kalkan arabalara ve ilginç dövüş sahnelerine yer veren filmde, karakterler de düşündürücü ve garip! MACHETE’nin sağ bırakılışını, filmin devamı için hoş görürken sürekli topuklu ayakkabıyla gezinen Jessica Alba’nın neden bu tarzda ısrarcı olduğunu, ancak sivri topuğuyla adam öldürdüğünde anlıyoruz. Gözden topuk darbesiyle ölünürken, gözünden kurşunlanan Lindsay Lohan’ın ‘tek gözlü korsan’ olarak vuruşmasının izahıysa mümkün değil! Bu tarz komik sahnelerle şenlenen filmde, ambulanstan makineliyle inen mini etekli hemşirelerle, çıplak bedenine rahibe kıyafeti geçirip uyuşturucu taciri babasının intikamının peşine düşen uyuşturucu müptelası kız da evlere şenlik. Canlı adamın bağırsağının ip olarak kullanılmasıysa tam bir yaratıcılık!
‘Biz yapmazsak kim yapacak’ diyerek kötüleri öldüren, öldürmeye devam eden hatta izleyenleri de gülmekten öldüren MACHETE-USTURA, eğlenceli bir kara mizah…
Anibal Güleroğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder