7 Ocak 2011 Cuma

‘Haydeee’, güzel bir hayat düşlemeye…


Savaşın acımasız yıkıcılığına bakıp da mümkün mü sorgulamamak, insanların birbirini boğazlama sebebini? Büyüklerin güç ve elde etme tutkusuyla piyonlaşanlar, dayatma amaçlar uğruna akıtırken kanlarını hiç düşünmezler mi neler kaybettiklerini? Karşılıklı doğrultulan silahlarla atılırken savaş çığlıkları, fark etselerdi eğer nasıl kullanıldıklarını yeryüzünden silinirdi savaş gerçeği! Parçalanmazdı, zaten kaçınılmaz ölümle sonlanacak hayatlar… Ve birbirini hiç tanımayan insanlar, birbirine düşman kesilmezdi…
Hersek’in güneyinde küçük bir kasaba… Yıl 1999, Balkanlar’da yeni bir dönemin başladığı günler… Yıllar süren komünist rejimin devrilmesi pek çok değişimi de beraberinde getirmiş! Almanya’daki 20 yıllık sürgün hayatından Hersek’e geri dönen Divko, biten rejimi kendi savaşının başlangıcı olarak görüp, kendisiyle birlikte ülkeyi terk etmeyen karısı Lucija’dan intikam alma arzusuyla yanmakta... Bir zamanların yerli yapımlarında görmeye alıştığımız gurbetçiler gibi altında son model arabası, kolunda sevgilisi ve bolca parasıyla memleketine dönen Divko, karısıyla oğlu Martin’i aile ocağından kovar. Bu kötü başlangıç sonrası baba-oğul arasındaki ilişkide karmaşa yaşanırken, Hırvatistan da Yugoslavya’dan ayrılarak savaş sürecini başlatmıştır. Tüm bu kargaşaya karşın herkeste hala ‘güzel bir hayat’ özlemi vardır…
Oscar’lı filmi ‘Tarafsız Bölge’yle, savaşın ne kadar saçma olduğunu trajikomik bir üslupla anlatan Danis Tanovic, GÜZEL BİR HAYAT DÜŞLERKEN (Cirkus Columbia) filminde de yine dramla komediyi birleştiriyor. Ancak hedefini daha genişletip, savaşın etkilediği yaşamları da vurgulayarak... ‘Underground’ gibi filmlerin başarılı aktörü, Miki Manojlovic’le ‘Lost’ dizisinden tanıdığımız Mira Furlan’ın yer aldığı film, Toronto Film Festivali’nde dünya açılışını yaparken 2011 Oscar Ödülleri ‘En İyi Yabancı Film’ dalında yarışmak üzere aday adayı da seçiliyor. Amerikan yapmacıklığının izlerini taşımayan doğallıklarıyla, izleyiciyi filmin Balkan havasının içine çekmen oyuncular sergiledikleri performansla da konuya derinlik kazandırmayı fazlasıyla başarıyor.
Oyunculuğun yanı sıra senaryosundaki edebi diliyle de dikkat çeken GÜZEL BİR HAYAT DÜŞLERKEN, iyiyle kötünün birbirine karıştığı bir analiz sanki! Komünizmle antikomünizmin çatıştırılması, başta kötü baba olarak sahneye çıkan Divko’nun sonlara doğru olumlu bir çizgiye gelmesi, Martin’in babasının sevgilisiyle aşk yaşaması gibi… Kavramların iç içe geçtiği yapımda, gençlerin beyinlerinin yıkanarak eskiden dost oldukları insanlara karşı nasıl düşmanca tavırlar sergiler hale getirildiklerini görmek de mümkün! Dikkatli bir seyirle satır aralarını okumayı talep eden filmde, insanların ruh halleri çok güzel yansıtılmış. Savaşın acı gerçeğinde, kendi gerçeklerini sorgulayan insan motiflerini bir nakış gibi işleyen Tanovic, Tito zamanında güdülen politikanın yarattığı olumsuzlukların da altını çiziyor. Komünizmin baskıcılığından kurtulan insanların, bilinçli olarak estirilen aşırı milliyetçi rüzgâra kapılıp, karşı saflarda yer alarak birbirini kırmasını, çocukluk arkadaşları üzerinden resmeden yönetmen dağılanın sadece yönetimler değil, insan ruhları olduğunu çok güzel gösteriyor.
İlk bakışta, karısı tarafından davasında yalnız bırakılan bir adamın ailesiyle hesaplaşması gibi görünen GÜZEL BİR HAYAT DÜŞLERKEN filmi, arka planında politik çıkar hesaplarıyla değiştirilen dünya düzenini verirken, bir yandan da Balkan insanının bize pek de yabancı olmayan yüzünü yansıtıyor! Dostlukların, acıların, fikir ayrılıklarının yaşandığı bu coğrafyadan ‘Haydeee’ seslerini dinlerken benliğimizin bir yerlerinde bu yaşanmışlıkların iz bırakan yanlışlarını ve savaşların gereksizliğini hissetmemek mümkün değil… Hem düşünmek, hem de gülmek isteyenler için tavsiye edilir!
& & &
‘Eyvah Eyvah 2’, Karaçalı türküsüyle geldi!
Eski kadrosuna ilave oyuncular alıp birincinin kaldığı yerden devam eden EYVAH EYVAH 2, gönlünü kaptırdığı hemşire Müjgan’ın sevgisini kazanmak ve ona Firuzan’dan aldığı yüzüğü takmak için Geyikli yollarına dökülen Hüseyin’in macerasını anlatıyor… Kendini tekrar gibi olan sahneleriyle alışmışlık sergileyen ve tamamı Kuzey Ege’de çekilen filmin ilkinden farkı, baba Ali Rıza Şeker’in ortaya çıkması! Tabii bir de, ‘Karaçalı’ türküsü… Bir parçanın filmin bütününün önüne geçmesi, bizdeki filmcilik anlayışının son modası! BKM Film tarafından çekilen EYVAH EYVAH 2’nin daha kendisi gösterime girmeden bu türkünün video klipi meşhur oldu bile… Tıpkı ‘Av Mevsimi’nde öne çıkartılan ‘Hayde’ türküsü gibi tüm ekiple doğaçlama seslendirildiği söylenen türkü, ‘Melekem’ ve ‘A Be Kaynana’ parçalarıyla birlikte, film müziği olarak gösterim günü raflarda yerini alacak.
Hüseyin’in ve efradının komik hikâyesini, filmin sembolü haline gelen klarnet eşliğinde ve alışılmış Ata Demirer esprileriyle veren yapım hayatın gerçekleriyle uyuştuğu için kolay benimsenen türden! ‘Hoş ama boş’ diyebileceğimiz rahat konusuyla, zaman zaman ders verir gibi görünse de, özünde derine inmeden sergilenen durum komedileriyle güldürmeyi amaçlayan EYVAH EYVAH 2, benzerleri gibi bolca küfre yer vermediğinden ailece izlenebilecek bir yapım...
Anibal Güleroğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder