21 Ocak 2011 Cuma

Yaşarken ölümü hissettirenler…


Ölümün kaçınılmaz varlığında, önemli olan yaşam gerçeğini kavramaktır aslında! İlerlerken ümit dolu hayat yolunda, bilinmeyenin huzursuzluğu sarıverir bir anda… Anılarla hatalar film gibi yaşanır, geçmişten geleceğe uzanan hesaplaşmada!
Kasabayı meraklandıran BÜYÜK SIR!
İnsanın hayatla en zorlu sınavı, işlediği günahtan dolayı kendi kendisini cezalandırmasıdır. Masumiyetin saflığından, suçluluğun acımasızlığına itilen ruhun kurtuluşu, ancak 40 yıl saklanan büyük sırrın paylaşımına bağlıdır! BÜYÜK SIR (Get Low), yıllar boyu ormandaki evine kapanıp tüm dünya nimetlerinden el etek çeken ve kasabalının zihninde canavarlaşan Felix Bush’un ölmeden gerçeği açıklama çabasını anlatıyor. Seyirciye, dramla romantizmin iç içe geçtiği bir hesaplaşma yaşatan farklı senaryosuyla dikkat çeken yapımda, Robert Duvall ve Bill Murray başarılı oyunculuklarıyla yansıttıkları yaşam dersini içimize işliyor. ‘Az laf çok mesaj’ felsefesinin hâkim olduğu filmde gizemli ihtiyarın can yoldaşı ‘katır’ın da hakkını yememek lazım. Özellikle oturarak verdiği poz, hayvanların insandan daha cana yakın olabileceğini göstermekte! Bir yangının alevleriyle başlayıp küllenen hayatların duygusallığında süren, sıkılmadan izlenecek etkili bir yapım…
Yaşamla ölümün birleştiği AĞAÇ…
Hiç kaybetmeyecekmişiz gibi sarıldıklarımız, beklemediğimiz bir anda kayıp gidiverir elimizden! Sonla, başlangıcın kesiştiği noktadır o an… Gidenin boşluğunu doldurmak için yeni değerler aranır ve tüm duygular ona aktarılır. Tıpkı, babasının ölümünü kabullenmeyen küçük kızın teselliyi AĞAÇ’ta araması gibi… ‘Antichrist’in başarılı oyuncusu Charlotte Gainsbourg burada da aynı mistizmi sergilemekte! Doğayla insan ruhunu birleştirmek için kullanılan motifse, tıpkı o filmdeki gibi dev köklere sahip bir ağaç… Su aramak için köklerini çok uzaklara salan ağaçta evin babasını bulan çocuk, bana ‘Bal’daki küçük Yusuf’un ağaca sığınmasını hatırlattı! Çocuk eliyle çizilmiş ‘Aile ağacı’ndan bir dalın eksilmesiyle başlayan dram, fantastik öğelere yer vererek, ağır fakat bunaltmayan bir tempoda ilerliyor. Ailenin ağaçla ilişkisiyse soru işaretleri bırakıyor. Doğal ve doğaya yönelik temasıyla, yaşamın her şeye rağmen devam ettiğini gösteren AĞAÇ’ta kardeşlerin elbirliğiyle fidan dikip can suyunu vermeleri vurgulayıcı ayrıntı… Çocuk gözünden yaşamla ölüme bir bakış, olarak yorumlanabilecek konuda aile kavramının işleniş biçimi izleme isteğini artırıyor!
GÜNAH KEÇİSİ, İvedik olur mu?
Önyargılarla karartılan yaşamda, bir ‘Günah Keçisi’ bulunur mutlaka! Herkesin duyduğu fakat göremediği bu doğaüstü varlık üstlenirken tüm günahları, yaşamış ya da ölmüş kimin umurunda? Kimseyi kendine rakip görmeyen halk adamı Şahin K. Medya Mühendisi yapımcılığındaki GÜNAH KEÇİSİ’nde, yeniden doğuyor adeta! Sevtap Parman, Nuri Alço ve Coşkun Göğen de yanında… Ali Desidero, Kürşat Kahramanoğlu tekmili bir arada! Üslubuyla Recep İvedik’i çağrıştırması ve iğneleyici esprilerle yapılan imaları biryana, tam bir komedi baştan sona. Hep yaşamın dram yönünü seyredecek değiliz ya…
Anibal Güleroğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder