16 Mayıs 2010 Pazar

YEŞİL BÖLGE, Amerika’nın Irak yüzleşmesi!


YEŞİL BÖLGE, Amerika’nın Irak yüzleşmesi!
Körfez Savaşı’nın ardından 2003 yılında Irak’a giden, Birinci Sınıf Astsubay Roy Miller ve ekibinin görevi, var olduğu söylenen kitle imha silahlarını bulmaktır! Verilen istihbarat doğrultusunda gittikleri her yerden eli boş dönen Miller, bilgi kaynağının gerçekliğinden kuşkulanır. Şüphelerini üstleriyle paylaştığında tepki alan Miller’a, kendisi gibi düşünen CIA ajanı işbirliği teklif eder. Varlığına inanmasa da, kitle imha silahı aramaya devam eden Miller, Iraklı bir tercümanın yardımıyla, şaibeli bilgi kaynağı ‘Macellan’ı açığa çıkaracaktır…
Washington Post’un eski Bağdat büro şefi, Rajiv Chandrasekaran’ın ‘Zümrüt Şehrindeki İmparatorluk Yaşamı: Irak’ın Yeşil Bölgesi’ adlı romanından etkilenen yönetmen Paul Greengrass, senaryo konusunda Brian Helgeland’la anlaşmış. Oscar ödüllü Matt Damon, Roy Miller karakterine uygun görülürken, Afganistan ve Irak gazileri de asker figürasyonunda kullanılmış! Filmin gerçekçiliği için, kitle imha silahı avcısı ve 20 yıllık Amerikan subayı olan Monty Gonzales’in, danışmanlığından faydalanılmış. Çatışma sahnelerinde kullanılan silahlar da gerçek! Konunun özgünlüğü, filme ilgiyi artırsa da işleniş biçimi ve görüntü kalitesi vasat. Özellikle gece görüşünden yansıtılan sahneler oldukça kötü. Uydudan yer tespiti de, bu tür filmlerin olmazsa olmazı. Amaç, ‘Dünya avucumuzda’ mesajını vermek!
Sinema yönü bir yana, YEŞİL BÖLGE Amerika’nın ‘böl-yönet’ politikasını, iktidardakileri kullanarak, uygulayışına güzel bir örnek! Filmde, Amerikan Savunma Bakanlığı’nın kendi yarattığı düzmece senaryoları sahnelerken, Özel Kuvvetleri ve medyayı amacına nasıl alet ettiğini görüyoruz. Onun için YEŞİL BÖLGE’yi, Amerikan politikasının belgeseli olarak izlemek daha doğru! Irak halkı, Saddam ve Baas Partisi’ne karşı, ‘kurtarıcı’ dedikleri Amerika’ya kucak açıyor. Ancak ‘barış’ vaadiyle gelenlerin ‘savaş’ın ta kendisi olduğunu acı tecrübelerle öğrenip, Amerikan kuklası bir yönetimle kargaşaya sürükleniyor. Askerlerin attığı şişe sularını kapacak kadar zavallılaştırılan Iraklıları gösteren film, yüzleşme gibi!
ABD elçiliğinin, Irak Hükümeti’nin ve yıktıkları ülkeyi inşaya soyunan dev şirketlerin, gerçeklerden uzak yaşadıkları ‘Yeşil Bölge’den adını alan film, tarafsız görünse de aslında bir propaganda! Amerika’nın taktiği, ‘iyi polis -kötü polis’ misali, birinin yaptığını ötekine deşifre ettirip, güya suçu devlete değil de kişilere yüklemek ve kendini aklamak! Çuval geçirmeye alışkın Özel Kuvvetlerle de, dünyayı karıştırmaya devam etmek. Yine de, senaryo bakımından THE HURT LOCKER yerine Oscar alması gereken YEŞİL BÖLGE, Amerika’nın en gerçekçi Irak filmi! Bu açıdan, görülmeye değer! Mesajı da Iraklı Freddy’nin cümlesinde gizli: ‘Burada neyin olması gerektiğine sen karar veremezsin’! Bir kişinin demesiyle olmuyor tabii… Gemi azıya alanlar Orta Doğu’yu çoktan geçmiş de gözünü Batı yönüne diker olmuş! Gaflet uykusunda rüyaya dalanlara…
ANİBAL GÜLEROĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder