29 Mart 2010 Pazartesi

Amerika’nın karanlık yüzü Ay’da yansıyor!


İnsanoğlunun uzay macerasındaki ilk adımı ‘Ay’, bir kez daha film konusu olarak karşımıza çıkıyor. ‘MOON’, her ne kadar adından dolayı bilimkurguyu akla getirse de türünde alışılmış aksiyonlara yer vermiyor. Sakin fakat bir o kadar da merak uyandırıcı, sıra dışı bir yapım. Diğer uzay filmlerinin aksine huzur içinde seyredilen ‘MOON’, yönetmen Duncan Jones’un ilk uzun metrajlı filmi. Bafta’nın yanı sıra katıldığı pek çok festivalde de ödül almış. Film Ekimi’nde de gösterilen ‘MOON’, bilimkurgu türüne farklı bir yaklaşım. Yönetmen, yalnızlıktan bunalmış bir insanın ruh halinden yola çıkıp, usta bir yaratıcılıkla konuyu farklı kulvara taşımış. Senaryosu, Nathan Parker’a ait olan filmde Sam Rockwell başarılı bir iş çıkarmış! ‘Kar Melekleri’nde psikolojik sorunları olan bir karakteri canlandıran Rockwell, burada da ‘One man show’ yaparak filmi baştan sona başarıyla taşımış. Kevin Spacey de ‘Gerty‘ adlı robotu seslendirerek filme katkıda bulunmuş. ‘MOON’ filminin devamını çekeceğini belirten yönetmen Duncan, üçleme yaratmak niyetinde. Düşük bütçeyle, tekdüze bir ortamda çekilen film için bu zor olmasa gerek!
Gelişen teknoloji pek çok sorunu da beraberinde getirir. Bunlardan en önemlisi de tüketilen yakıtların yarattığı kirliliktir. Dünya, tüketilirken atık yaratmayan enerji kaynaklarının peşine düşer. Amerika’nın büyük şirketlerinden Lunar İndustries, Ay’ın karanlık yüzünde böyle bir enerji kaynağı keşfeder. Astronot Sam Bell, Lunar İndustries ile üç yıllık bir anlaşma yapar. Ay üssündeki tek arkadaşı, kendisine her konuda yardım eden Robot Gerty’dir. Gerty, çeşitli becerilerinin yanı sıra yargılama ve düşünme yeteneklerine de sahiptir. Günlerini spor ve maket yapımıyla geçiren Sam, üssün dünyayla canlı bağlantısı sağlanamadığı için, karısı ve kızıyla doğrudan görüşemez. Dünyaya dönüşüne az bir süre kalan Sam, huzursuzdur ve hayaller görmeye başlar. Ay yüzüne çıktığında yaşadığı kazayla, olayların seyri değişecektir…
‘MOON’, psikolojik bir dramın bilimkurguyla birleşmiş hali! Yalnız, filmin adına bakıp uzaylı yaratıklar ya da bilimkurguya has efektler beklememek lazım! Zaten filmin akışı içinde, fondaki klasik müziğin de etkisiyle, bu tür ayrıntılar aklınıza gelmiyor. ‘Dur bakalım ne olacak’ ruh haliyle filmi izlerken Dünya’nın, endüstri devlerinin elinde oyuncak olduğunun bir kez daha farkına varıyorsunuz! Amerika’nın dev şirketlerinin, düzenbazlık ve kötülüklerini, gittikleri her yere taşıdıklarına şahit oluyorsunuz. Dünya yararına çalıştığını iddia edenlerin, parlak imajlarının ardında, ‘Ay’ın karanlık yüzü’nün yattığının farklı bir yansıması ‘MOON’. Amerikan sermayesinin, güç uğruna çevirdiği dolapları, bilimkurgu örneğiyle görmek isteyenler için güzel bir seçenek!
Anibal Güleroğlu- Yeniçağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder