25 Şubat 2011 Cuma

Karanlığa kanatlanan ‘Siyah Kuğu’…


Ruhun bedenle hesaplaşmasında, dönüşümün girdabını yaratır çaresizlik… Masumiyetin yitirilmeye başlandığı noktada, renk değiştirir kişilik… Kanatlanırken karanlığın doruklarına, mükemmelliğin ardına gizlenir ezilmişlik… İyilikle kötülük aynı bedendedir aslında, ikisinin çatışmasında yaşanır tükenmişlik!
Tüm arzusuna rağmen başarılı olamamış balerin eskisi bir anne ve onun başrol hırsına kurban giden kızı… Baleyi psikolojik vurgulamalarla öyküleştiren SİYAH KUĞU (Black Swan), tutkunun felakete dönüşümünün şiirsel anlatımı! Saf ve ürkek duruşuyla ‘Beyaz Kuğu’ rolünün en güçlü adayı Nina, içindeki hırslı kişiliği dışa vurmakta yetersiz kaldığı için ‘Siyah Kuğu’nun gücünü gerektiği gibi yansıtamaz. Başarıya giden yolda kendi kendisiyle savaşan yetenekli balerin, bir yandan da hamile kaldığı için baleyi bırakan ve bunun acısını aşırı disiplinle kızından çıkartmaya çalışan annesinin baskısıyla mücadele etmek zorundadır…
Balenin sinemaya kusursuz uyarlaması olan SİYAH KUĞU, dramın sanatla buluştuğu bir yapım! Darren Aronofsky tarafından farklı bir anlatımla ele alınan ‘Kuğu Gölü Balesi’nin etkileyici danslarıyla süslenmiş. Hiç düşmeyen temposuyla son ana dek sürükleyiciliğini korumayı başaran SİYAH KUĞU, Çaykovski’nin enfes müziği eşliğinde, tırnak çatlatacak derecede tutkuyla yapılan dansın büyüsünü yaşatmayı başarıyor. Aronofsky’nin mükemmel kamera kullanımıyla görsel bir şölen olarak beyinlere işlenen sahnelerde karanlıkla aydınlığın, iyilikle kötülüğün, şehvetle saflığın iç içe geçmişliği yaşanıyor. ‘En İyi Kadın Oyuncu’ dalında Oscar’ı fazlasıyla hak eden Natalie Portman ise olağanüstü bir oyunculuk sergiliyor. Yüz ifadesi başta olmak üzere tüm benliğiyle, canlandırdığı karakterin çelişkili ruh halini inanılmaz bir gerçeklikle yansıtıyor. Yükselme hırsını tatmin edememiş annenin himayesinde yetişen masum kızın, başarıya giden yolda zaman zaman canavara dönüşümünü dikkat çekici bir ustalıkla sergiliyor. Tabii yapımdaki diğer karakterlerin katkısıyla… Dolayısıyla, sinemada insan faktörünün ve oyunculuğun, efektlerle desteklenen aksiyonlardan çok daha önemli olduğunu ispatlayan SİYAH KUĞU için ‘Performansı bütüne yayan bir ekip çalışması’ demek hiç de yanlış olmaz!
Parıltılı ve erişilmez görünen sanat dünyasının arka planındaki çekişmeleri ve bunların dramatik etkilerini gösteren filmde kusursuzluk arayışındaki beden ve ruhun başarıya ulaşmak için tatminkâr bir gevşeklik yakalaması gerektiği vurgulanmakta... Rekabetin yarattığı gerilimle içe kapanan Nina’nın beyaz kişiliğinin altında yatan siyahlıkla yaşadığı iç çatışma, izleyeni de fazlasıyla etkilemekte... Düşlerin gerçeklerle kucaklaştığı SİYAH KUĞU, ikilemlerle dolu bir öykünün başarılı işbölümüyle sinemaya aktarılmasının çok ötesinde! Başarıya giden yolda aşmamız gereken tek engelin benliğimiz olduğu mesajını veren filmde, ölçüyü kaçırdığımızda en büyük kaybımızın yine kendimiz olacağı da vurgulanmakta! Varoluşla yok oluşun buluştuğu noktada, şeytan gibi ruhları karanlığa kanatlandıran SİYAH KUĞU, izlemeye doyulamayacak güzellikteki yapımlarından biri olarak sinema tarihinde yerini alıyor.

Gerçek aşk KAÇIŞ PLANI yaptırır!
2008 Fransız yapımı ‘Pour Elle-Anything For Her’ uyarlaması olan KAÇIŞ PLANI(The Next Three Days), bir erkeğin sevdiği kadın için neleri göze alabileceğini gösteren bir film! İnsanın erdeme olan ihtiyacının erdemin kendisinden daha önemli olduğu ve kendi yarattığımız gerçekliğin zor durumlar karşısında bizi delilikten kurtardığı mesajlarını vermekte… ‘Kaçış kolaydır, zor olan özgür kalmaktır’ diyen yapımda Paul Haggis, tüm yükü Russell Crowe’a devretmiş! Hırsızlara kilit açma tekniklerini ayrıntılarıyla öğreten, elindekiyle yetinen adalet sisteminin suçlama kolaycılığını vurgulayan KAÇIŞ PLANI’nda mantık hataları oldukça fazla. Bu bağlamda darbe anahtarında parmak izi kontrolünü düşünmeyen hapishane görevlileri başı çekiyor. Bunun dışında korkunç kazadan kıl payı kurtulan TIR şoförünün bir el işaretiyle yola devam etmesi, Laura’nın pardösüsündeki kan izinin önce sırtta sonra göğüste gösterilmesi, yangın söndürücüyü tutan Laura’nın eline kan bulaşmaması gibi pek çok ayrıntı sıralanabilir… Yine de ‘Bir şey yapmadan önce kendimize sormamızı’ öğütleyen KAÇIŞ PLANI, Russel Crowe’ın oyunculuğuyla merakı ve heyecanı sonuna kadar ayakta tutmayı başaran bir film olarak gösterime giriyor. Tabii, dünyanın gerisinden!
Anibal Güleroğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder